Brugge Gezisi


Londra’da kaldığım süre zarfında gerek Britanya içerisinde gerekse ülke dışında çeşitli gezilerim oldu..Bunlardan bir tanesi de Belçika’nın Brugge kentinden başlayıp, Amsterdam’da biten birkaç şehirlik turumuzdu.

Brugge’a Londra’dan otobüsle gittik. Victoria Otobüs Terminalinden (Victoria Coach Station) National Ekspres’in Brugge Otobüsüne bindik, yaklaşık 3 saatlik bir seyahatle Brugge’a ulaştık. Otobüs son derece eski ve kalitesizdi. Aslına bakarsanız ülkelerarası seyahatin otobüsü değildi. Bu İngilizlerde bizdeki gibi muavin, görevli, otobüste çay kahve servisi, “koltukları dik konuma getirin, ikram servisimiz başlayacaktır” gibi şeyler yok, bir tek şöfor var, o da arada sırada mikrofondan anons yapıyor, yalnız şöfor anonsu üç farklı dilde yapıyor, öyle bir detay var…

İngiltere’den karayoluyla kıta Avrupa’sına geçmek için haliyle   Manş denizini aşmak gerekiyor, bizim Marmaray benzeri bir tünelle arabalar ve trenler karşıya geçiyor, geçerken tabi hiçbir şey görmüyorsunuz… Manş tüneli İngiltere’nin Dover kentiyle Fransa’nın Calais kentini birbirine bağlamakta olup 1994 yılında hizmete açılmıştır ve 50,5 km uzunluğundadır.

Calais üzerinden, etrafı kırsal yollardan geçerek Brugge’a varıyoruz…

Siz de Brugge'a büyük ihtimalle trenle veya otobüsle  gideceğiniz için tren istasyonundan şehir merkezine aşağıda görülen dar sokaklardan gitmelisiniz.



Yol üzerinde "Bizim Lady Kilisesi" ni görüyoruz, içeriye şöyle bir bakıp çıkıyoruz.

 
 





Ünlü saat kulesi..
 




 Brugge tarihi dokusuyla ve şirinliğiyle turistik çekiciliği oldukça yüksek bir yer. Otobüs terminalinden şehir merkezine tarihi sokaklardan geçerek yaklaşık 15 dakikada ulaştık. Tarihi dar sokaklar, bilinmeyen bir güzelliğe doğru yol alan gizemli kıvrımlarda müjdeci ayak sesleri gibi karşımıza çıkıyor.

Burada ortaçağdan kalma tarihi yapılar dikkati çekiyor…

II. Dünya savaşından pek etkilenmemiş bir kent olan Brugge, sapasağlam tarihiyle geçmişten geleceğe doğru kararlı bir duruş sergiliyor.

Ancak dikkatimi çeken önemli bir konu, yoğun bir turist kalabalığının aynı anda belli ki günübirlik şehri geziyor olmaları ve herkes ilk hedef olarak Markt meydanına ulaşmaya çalışıyor..
Dükkanlarda en çok çikolata, bira ve dantelli hediyelik eşyalar dikkati çekiyor.



 

Gördüğünüz üzere Belçika'da çok sayıda çeşitli bira var ve bunun turistik tanıtımını da çok iyi yapıyorlar.

Dantela dükkanlarından bir tanesi....


UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınan Brugge’un tarihi kent meydanı olan Markt adlı büyük meydan, adeta yılbaşı geri sayımı için hazırlanmış bir toplanma merkezi…


Brugge'da bir diğer meydan da Burg Meydanı. Bu iki meydan birbirine çok yakın, yürürken doğal olarak birinden diğerine geçiyorsunuz.



Brugge’da kanallar ve kanallarda düzenlenen tekne turları meşhur, ama açıkçası tekne turu bana biraz sıradan geldi, buradan sonra Amsterdam’a gideceğimiz için tekne turu hakkımı oraya saklıyorum…




Otelimiz üç yıldızlı Gasthof Lophem adlı şehrin 10 km dışında bir köy oteliydi, çok değişik ve güzel bir yerdi, bahçesinde iki tane keçi bile vardı, bu tarzı seviyorsanız, kalmak için daha sessiz, huzurlu bir yer arıyorsanız tavsiye ederim, ancak şehir merkezinden otele taksiyle gidip gelmek zorunda kaldık. Taksiler Brugge’da oldukça lüks Mercedeslerden oluşuyor ki bu sanırım ayrı bir refah göstergesi.

 
 

Karşılaştığım en enteresan şey, akşam saat 7’den sonra bütün dükkanların bir anda kapanması ve Markt meydanını dolduran kalabalık turist grubunun sözleşmişler gibi bir anda kaybolup gitmeleri oldu.

Yemek olarak burada patates kızartması alışkanlığı var… Patatesin yanına gelen ketçap ve mayonezlere de ayrıca para alıyorlar.


Gezerken kanal kenarlarında yer alan Açıkhava restoranlarında, insanlara sunulan bir tencere dolusu midyeler dikkatimizi çekti. Buraya özgü bir şey olduğu kesin.







 
 Akşam otele gidip istirahat ettikten sonra, sabah kahvaltısında taze pişmiş ekmeklerin kokusu mutfaktan odalara doğru yayılırken aşağı inip kahvaltı etmeye başladık. Ekmeğin yanında tereyağı ve reçellerle kahvaltımızı yapıp, yine lüks bir taksiyle tren istasyonuna vardım.

Bir sonraki durağımız Gent. Evet Amsterdam’a Gent üzerinden gideceğiz, bu arada sabahtan öğleye kadar da Gent’i gezme fırsatımız olacak…

Yorumlar

Popüler Yayınlar